eğlence
  çocuk haberleri
 

 

Çiçekler Böceklere El Sallıyormuş

Bilim adamları, çiçeklerin yanlarından geçen böceklerin dikkatini çekmek için onlara "el salladığını" ortaya çıkardı. Bu bulgu çiçeklerin çoğunun hafif rüzgarda bile neden salındıklarını açıklamanın yanı sıra, polen taşıyıcı böcekleri çekmek için kullandıkları ve şu ana kadar bilinmeyen bir "numaralarını" da gözler önüne serdi.

Bilim adamları bu bilgiye, Galler sahilindeki salkım çiçeği olarak bilinen bir doğal bitkiyi inceleyerek ulaştılar. Evrimsel Biyoloji dergisinde (Journal of Evolutionary Biology) yayımlanan rapora göre, böcekler hareket halindeki çiçeklere daha fazla konuyor, ayrıca bu çiçekler daha fazla tohum veriyor. Bu çiçek türleri, daha hareketsiz olan bitkilere göre yalnızca sayıca değil, tür olarak da daha fazla böcek çekebiliyor.

Biyologlar çarpıcı renk ve kokulara, detaylı desenleri olan taç yapraklara ve nektara sahip olan çiçeklerin, arı ve sinek türleri gibi polen taşıyıcı böcekleri daha fazla cezbettiklerini zaten biliyordu. Ancak şu ana kadar rüzgarda salınmanın da böceklere benzer bir işaret gönderdiği bilinmemekteydi.

Sınav Stresi Unutkanlığa Sebep Oluyor

Birçok psikolojik soruna da sebep olan bu stresle nasıl başedeceksiniz? İşte uzmanların tavsiyeleri...

Anadolu liseleri ve kolej sınavlarına hazırlanan ilköğretim okulu öğrencilerinde, yoğun stresten kaynaklanan "konsantrasyon zorluğu, karar verme güçlüğü, unutkanlık ve öğrenileni kullanamama" gibi sorunların yoğun olarak görüldüğü bildirildi.

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Yıldız Öç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle ilköğretim okulu 8. sınıf öğrencilerinde, sınav günü yaklaştıkça sorunların da ortaya çıkmaya başladığını söyledi.

Hem okula hem de dersanelere giden ilkokul öğrencilerinin, yoğun ve gerilimli bir çalışma ortamına sürüklendiğini ifade eden Öç, "heyecan ve kaygının" deneme sınavları ve ailenin baskısıyla sürekli gündemde tutulduğunu belirtti.

Ortaöğretim Kurumları Sınavı'nın (OKS) yaklaşmasıyla öğrencilerde, "başarılı olamayacağım", "sınavı kazanamazsam annemin babamın yüzüne nasıl bakarım" ve "yüksek puan alamazsam rezil olurum" gibi kaygılar ortaya çıktığını bildiren Öç, bu düşüncelerin çalışmayı kolaylaştırmadığını tam tersine çalışmayı engellediğini ifade etti.

Annelerin, babaların, komşuların, öğretmenlerin ve birçok kişinin çocuktan beklentisinin, çocuğa çok fazla geldiğini vurgulayan Öç, şöyle devam etti:

"Sınav zamanı yaklaştıkça öğrenciler bu beklentileri olduğundan çok daha yoğun algılarlar. Duygusal yük karamsarlık ve bıkkınlığa yol açar. Bu duyguların zaman zaman yaşanması normaldir. Bazı öğrenciler ümitsizliğe kapılır, kendilerini çaresiz ve güçsüz hisseder, çalışmayı ve mücadeleyi bırakırlar.

Bunun sonucunda, sınavlara hazırlanan ilköğretim okulu öğrencilerinde yoğun stresten kaynaklanan konsantrasyon zorluğu, karar verme güçlüğü, unutkanlık ve öğrenileni kullanamama gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor. Aslında kaygı duygusu insan bedeni için yararlıdır. Sınav sırasında heyecanlanmak normaldir. Heyecan, panik ve yoğun kaygıya dönüştürülmemeli."

KAYGIYI AZALTMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR

Öç, sınav kaygısını azaltmak için, gevşeme egzersizlerinin, düşünce biçiminin düzenlenmesi gerektiğini bildirdi. Öç, şunları kaydetti:

"Sınav kaygısı yaşayan öğrenci, düzenli ağır, derin, sessiz nefes alıp vermeli, fizik egzersizleri yapmalı. Olay, düşünce, davranış ve duygu birbiri ile bağlantılı olduğu için düşünce biçimi düzenlenmeli. Örneğin, sınav kağıdı önünde olan çocuk, 'bu sorular çok zor hiç birisini yapamayacağım, bittim ben' düşüncesine kapılır. Kaygı, korku, çaresizlik duygusu içinde olan çocukta, başlayamama, terleme, titreme gibi sorunlar ortaya çıkar. Bu da başarısızlığa yol açar.

Başarılı olunması için, 'bu sorular çok zor ama bir yerden başlamalıyım ve en azından bildiklerimi yapmalıyım' düşüncesiyle hareket edilmeli. Kendine güvenmeli. Sınav öncesinde geçmiş başarısızlıklar değil, gösterilen başarılar düşünmeli. (sınavı kazanmalıyım) düşüncesinin, (sınavı kazanmak istiyorum) düşüncesine dönüşmesi sağlanmalı."

 

Sabun Köpüğüyle Yeni Bir Rekor

İngiltere'deki Londra Bilim Müzesi çok ilginç bir rekor denemesine ev sahipliği yaptı. Yüzlerce çocuğun izlediği bu büyük gösteride, Guinness Rekorlar Kitabı temsilcileri de bulunuyordu. Sam Heath adlı "baloncuk uzmanı", izleyicilerin meraklı bakışları altında, 50 çocuğu sabun köpüğünden bir baloncuğun içine hapsetti! Sabun köpüğünden baloncuk yapmak, aslında bilimsel bir etkinlik. Her şeyden önce, büyük balonların nasıl yapılacağını bulmak için araştırma ve çok sayıda deney gerektiriyor. Üstelik, sabun köpüklerinin fiziksel özellikleri de araştırmacıların ilgisini çeken konulardan biri. Zaten bu rekor denemesi de, Bilim Merkezi'nin fizik olaylarının anlatıldığı etkileşimli sergisinin açılışında gerçekleştirilmiş.

(TÜBİTAK)

Dünyanın Tüm Uçurtmaları Burada!

Hayatını uçurtmaya adayan Mehmet Naci Aköz, sonunda uçurtma müzesi kurdu. Birçok ülkeden gelen yaklaşık 500 uçurtma ve malzemesi Üsküdar'daki müzede sergileniyor. Ücretsiz 'uçurtma yapım' dersleri veren Aköz, herkesi 27 Nisan'da Gaziosmanpaşa'daki şenliğe bekliyor.

Mehmet Naci Aköz, gerçek bir uçurtma tutkunu. Üsküdar'ın Toygar tepelerinde başlayan uçurtma merakı 28 yıldır devam ediyor. Çocukken gittiği Kur'an kursunun hocası, aynı zamanda tüm öğrencilere dersten sonra uçurtma yapmayı öğretiyordu. O günden beri Aköz'ün uçurtmaya olan sevgisi arttı. Bu konuda birçok ilke imza attı. 1980'li yılların başlarından itibaren ilk önce uçurtma yapıp sattı. Sonra uçurtma yarışmaları düzenledi. Eyüp Kardeş Uçurtmacılar Birliği'ni, Uçurtmacılar Derneği'ni, Uçurtma Gönüllüleri Kulübü'nü kurdu, uluslararası uçurtma festivalini düzenledi... Dünyadaki profesyonel uçurtmacılarla bağlantı kurup Türkiye'de festivallere katılmalarını sağladı. Bugüne kadar ülkemizde uçurtmayla ilgili 3 binin üzerinde organizasyon yapılmış, hepsinde onun parmağı var. Ayrıca yaptığı girişimlerle İstanbul'daki tüm ilköğretim okullarında uygulamalı uçurtma yapım derslerinin başlamasını sağladı. Yarışmalarda aldığı kupaların sayısı 50'yi bulunca bir daha yarışmama kararı aldı.

1996 yılıydı... 'Bundan sonra, uçurtmayla ilgili daha iyi ne yapabilirim' diye düşünürken nihayet 'Uçurtma Müzesi'ni açtı. Üsküdar'daki Uçurtma Müzesi'nde, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen yaklaşık 500'e yakın uçurtma ve malzemesi yer alıyor. Müzede ayrıca isteyen herkese pazartesi ve salı günleri saat 11.00 ile 14.00 arasında ücretsiz 'uçurtma yapım' dersleri veriliyor. Malzemesini getiren uçurtmasını yapıştırıp kendisini Üsküdar sahiline bırakıyor. Bu yılın ilk uçurtma şenliği ise 27 Nisan'da Gaziosmanpaşa'da düzenlenecek. Diğerleri; 5 Mayıs'ta Çekmeköy'de, 19 Mayıs'ta Ümraniye'de, 31 Mayıs'ta Zeytinburnu'nda, 6 Haziran'da Bağcılar'da. Ayrıca www.ucurtmadunyasi.com adresinden de etkinlikleri takip edebilirsiniz. Aköz, uçurtmaya çocuklardan çok büyüklerin ilgi gösterdiğini ve türlü türlü modeller üretildiğini söylüyor. Elmalı, armutlu, fırfırlı, küpeli, ahtapot şeklindeki birçok uçurtma modelini müzede görmek mümkün. Aköz, "Yaptığım işin kamu yararına olduğunu düşünüyorum. Benden sonra tüm çocuklara bir şeyler kalacak. Müzedeki her malzemenin fotoğrafını çekiyoruz. Yakında kitap olarak basacağız." diyor.

Kent ve Su Konulu Resim Yarışması

"Su yaşamın kaynağıdır. İnsanlığın gelişiminin tüm evrelerinde su önemli rol oynamıştır. İnsan ilk yerleşimlerini, ilk kentlerini su kıyılarında kurmuştur. Kentlerin kurulmasıyla birlikte insanlık tarihinde devrimsel bir dönüşüm yaşanmıştır. İnsan suyu doğru kullandığı oranda gelişmiş ve zenginleşmiş, diğer kentlere üstünlük kurmuştur. Günümüzde ise doğal kaynaklarımızın hızla tüketildiği, suyun kısa vadeli kazançlar uğruna hor kullanıldığı, çarpık yapılaşma ile hızla kirletildiği görülmektedir. Hesapsız sanayileşme sonucunda ortaya çıkan küresel ısınmanın yarattığı iklimsel dönüşüm, su kaynaklarının daha da azalması sonucunu doğurmuştur.

İnsanlığın geleceğini tehdit eden küresel ısınmaya, hızla kuruyan su kaynaklarına ve uygarlığın doğduğu yer olan kentlerdeki çarpık yapılaşmaya insanlığın dikkatini çekmeye ne dersiniz?"

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından bu sene ikincisi düzenlenen Şener Özler Mimarlık ve Çocuk Resim Yarılmasının teması "Kent ve Su" olarak belirlendi. Yarışmaya ilköğretim okulu öğrencileri en çok iki adet resimle katılabilirler. Katılan ürünler, daha önce ödül almamış olmalıdır. Katılım iki kategoride yapılacaktır:

1. İlköğretim Okulu beşinci sınıfları da içeren birinci kategori

2. İlköğretim Okulu altı, yedi ve sekizinci sınıfları içeren ikinci kategori

Daha fazla bilgi için tıkla.

Japonya'da Bir Türk Gemisi: Ertuğrul Fırkateyni

Öykümüz, 1890 yılında, yaklaşık 600 kişiden oluşan Osmanlı kafilesini taşıyan Ertuğrul adlı fırkateynin Osmanlı hükümdarı II. Abdülhamit tarafından iyiniyet elçisi olarak Japonya'ya gönderilmesiyle başlıyor. Ertuğrul fırkateyni, Osmanlı Donanması'na ait, 3 direkli, yelkenli bir savaş gemisiydi. Japonya'da büyük bir sevinçle karşılanmış, üç ay boyunca orada kalmıştı. Bu süre boyunca gemi mürettebatıyla Japon halkı ve yöneticileri arasında çok olumlu ilişkiler gelişmişti. Sonunda dönüş günü geldi çattı. Ancak, gemi yolda gemi bir tayfuna yakalanıp battı. Kazada, mürettebattan yalnızca çok azı kurtulabildi. İşte, Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü'nden araştırmacılarca 2007 yılında başlatılan bir proje kapsamında, Ertuğrul batığında gizli tarih su üstüne çıkarılacak. 9 Ocak 2008 tarihinde Japonya'ya doğru yola çıkan araştırmacılar, beş hafta boyunca batıkta bir kazı çalışması yürütecekler. Bu çalışmalar, Osmanlı dönemi denizciliğine de ışık tutacak.

(TÜBİTAK)

 
  Bugün 1 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol